Suç işlemek ya da daha genel bir ifadeyle üstün bir erk tarafından konulmuş norma karşı gelmek insanlık tarihi kadar eski bir davranış modelidir. İnsanoğlu yüzyıllardır suç işleyenleri cezalandırma yoluna giderek cezanın genel önleme amacını gerçekleştirmeyi hedeflemektedir. Bu hedef, potansiyel suçluların gözünü korkutmayı da içermektedir. Yaşanan tecrübeler ve gelişmeler, korunan hukuki değerleri ihlale yönelen eylemlerin, henüz gerçekleşmeden engellenmesinin önemini ortaya koymuştur. Önleyici sahada devletin suçla mücadelesinde en etkili enstrümanı teknolojidir. 20. yüzyıl sonlarında suçlunun teşhisi için kullanılmaya başlanan DNA testi; kapalı alanlara suç aleti sokulmamasını sağlayan x-Ray cihazları; gözetleme yoluyla suçu engellemeye ve suçluyu tespite yarayan CCTV, Mobese gibi kamera sistemleri cezai süreçlerde kullanılan teknolojilerin önde gelenleri olarak sayılabilir. Günümüzde ise önleme ve tespit faaliyetlerinde hızı artırmak ve hata payını en aza indirmek amacıyla başvurulan yüz tanıma teknolojileri, önleyici ceza hukukunun hatta ceza muhakemesi süreçlerinin önemli bir basamağı haline gelmiştir. Bu çalışmada yüz tanıma teknolojilerinin temel çalışma prensipleri, hukuki niteliği, temel hak ve hürriyetlerle ilişkisi, bu teknolojilerin kamu gücü tarafından kullanılmasına ilişkin göz önünde bulundurulması gereken ilkeler ve koşullar inceleme konusu yapılmıştır.
İlgili makale Ceza Hukuku Dergisi dergisinde yayımlanmıştır. - Cilt: 15, Sayı:43 | Ağustos 2020
https://www.jurix.com.tr/article/21218